tambora dağı ne demek?

Tambora Dağı veya Tomboro Dağı,1 Endonezya'nın Küçük Sunda Adaları'ndan biri olan ve hem kuzeyi hem de güneyi okyanusal kabuk ile çevrili Sumbawa'daki aktif bir stratovolkandır. Tambora, altındaki aktif yitim zonu tarafından oluşturulmuştur. Bu da Tambora Dağı'nın yüksekliğe ulaşmasını sağlamıştır. Yanardağ, Nisan 1815'teki patlamasından önce Endonezya takımadasında en yüksek zirvelerden biriydi. Dağın içindeki büyük bir magma odasının on yıllar boyunca dolmasıyla 1815'te meydana gelen patlama ile dağdaki volkanik olaylar tarihi bir zirveye ulaştı.

1815 patlaması, Volkanik Patlama Endeksi'nde 7 ile derecelendirildi; böylece MS 180'deki Taupo Gölü patlamalarından bu yana bu dereceyi alan tek patlamadır. Tahminî 160 kilometre küp püskürme hacmiyle Tambora'nın 1815 patlamaları, bilinen tarihteki en büyük volkanik patlama olarak kaydedilmiştir. Patlama uzaklıktaki Sumatra adasında duyulmuştur. Borneo, Sulawesi, Cava ve Maluku adalarına kadar volkanik kül yağışı gözlenmiştir. Volkanik dağın patlamasıyla yerel bölgedeki tarım ürünleri zarar görmüş ve bu nedenle patlamadan meydana gelen ölümlerin çoğu açlık ve hastalıktan kaynaklanmıştır. Toplam ölü sayısı en az 71 bin kişidir (ölü sayısına göre doğal afetler), ölenden 11-12 bini doğrudan patlamadan ötürü ölmüştür. Genellikle 92 bin kişinin öldüğü söylense de bu sayının abartılı olduğu düşünülmektedir. Patlama, "volkanik kış" olarak bilinen olguyu içeren küresel iklim anormalliklerini yaratmıştır: 1816, Kuzey Amerika ve Avrupa iklimi üzerindeki etkisinden dolayı "Yaz Yaşanmayan Yıl" olarak bilinmektedir. Kuzey Yarıküre'nin büyük bölümünde tarımsal ürünler zarar görmüş ve çiftlik hayvanları ölmüş, bu da 19. yüzyılın en kötü kıtlığına yol açmıştır.

2004'te yapılan bir kazı sırasında, bir arkeolog ekibi 1815 patlamasıyla gömülü kültürel kalıntılar keşfetmiştir. Kalıntılar derin piroklastik tortunun altında bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. Doğu'nun Pompeii'si adını alan kalıntı bölgesindeki eserler 1815'te bulunduğu yerde korunmuştur.

Coğrafyası

Tambora Dağı, Endonezya takımadalarının güney zincirindeki volkanik adalar dizisi olan Sunda Yayı'nın bir parçası olan Küçük Sunda Adaları'ndan Sumbawa üzerindeki Sanggar Yarımadası'nda yer almaktadır.2 Yarımadanın kuzeyinde Flores Denizi; güneyinde  uzunluğunda ve genişliğinde Saleh Körfezi bulunmaktadır. Bu körfezin ağzında Moyo (ya da Endonezyacada Pulau Moyo) adı verilen 30 bin hektarlık bir adacık mevcuttur.3

Tambora Dağı, yürüyüş ve vahşi yaşam açısından turistler tarafından ziyaret edilmektedir.4 Dompu ve Bima, dağa en yakın şehirlerdir. Dağın yamacında üç köy yer almaktadır: doğuda Sanggar köyü, kuzeybatıda Doro Peti ve Pesanggrahan köyleri, batıda ise Calabai köyü bulunmaktadır.

Kalderasına ulaşmak için üç yokuşlu güzergâh kullanılmaktadır. İlk güzergâh, dağın güneyindeki Doro Mboha köyünden başlayıp  kadar uzanan kaju alanları boyunca taşla döşeli bir yolla devam etmekte ve 'deki kalderanın güney kısmına yürüyüş parkuru ile ulaşıldığında sonlanmaktadır.5 Buradan kalderaya ulaşmak yalnızca bir saat sürdüğü için burası genellikle volkanik faaliyetleri izlemek için bir kamp olarak kullanılmaktadır. İkinci güzergâh, dağın güneybatısında yer almakta ve volkanik izleme istasyonunun bulunduğu konum olan Doro Peti köyünden başlamaktadır. Üçüncü güzergâh dağın kuzeybatısındaki Pancasila köyünden başlamakta ve bir kahve tarlasından geçmektedir. Üçüncü rotayı kullanarak, kalderaya yürüyerek kolayca erişilebilmektedir.6

Jeolojik geçmişi

Oluşumu

Tambora Dağı yaklaşık 57 bin yıl önce oluşmuştur.7 Cava Çukuru sisteminin  kuzeyinde ve kuzey eğilimli yitim zonunun üst yüzeyinin üzerindedir. Sumbawa Adası, kuzey ve güney tarafından okyanus kabuğunun iki tabakasıyla çevrilidir.8 Bu iki tabaka yılda  oranında yakınlaşmaktadır.9 Katman birikimi, dağın altında büyük bir magma odacığının boşalmasını sağlamıştır. Mojo Adası, Saleh Körfezi'nin boşaltılmış magma odacığının kalderasına çöktüğü jeolojik sürecin bir parçası olarak kurulmuştur ve olay, ilk defa yaklaşık 25 bin yıl önce okyanus havzası olarak görünmüştür.10

1815 patlamasından önce yapılan bir jeolojik araştırmaya göre,  yükselen simetrik bir volkanik konisiyle tek bir havalandırma kanalına sahip olan Tambora, stratovolkan şeklindeydi.11 Tabanın çapı 'dir.12

1815 patlamasından bu yana en alt kısım, lav ve piroklastik malzemeden meydana gelen ara katman sekansının çökeltisini içermektedir. kalın lav akışı katmanların kalınlığının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturmaktadır.13 Kalın cüruf yatakları, lav akışının parçalanmasıyla oluşmuştur. Üst kısımda ise lav; cüruf, tüf ve piroklastik akışı ve göçmeleriyle iç içe geçmiştir.14 En az yirmi ikincil ve parazitik koni bilinmektedir. Bazılarına isim verilmiştir: Tahe, ; Molo, ; Kadiendinae; Kubah, ; ve Doro Api Toi.15

Patlama geçmişi

Radyokarbon tarihleme yöntemiyle Tambora Dağı'nda meydana gelen patlamalardan üçünün 1815'ten önce yaşandığı belirlenmiştir fakat bu patlamaların şiddeti hakkında bilgi elde edilmemiştir.16 Tahmini tarihler MÖ 4110 ve MÖ 3700 yılları arasında, MÖ 3050 yıllarında ve MS 590 ve 890 yılları arasındadır.17

Tambora Dağı, 1815 patlama dizisinin bitmesinden beri aktiftir. Küçük lav kubbeleri ve akışları, 19 ve

  1. yüzyıl boyunca kalderanın zemininde haddelenmiştir.18 1850-1910 yılları arasında Tambora'da yine patlama meydana gelmiş fakat bu sefer, patlamalar yalnızca kalderanın içinde gerçekleşmiştir. Küçük lav akıntıları ve lav kubbe püskürmeleri oluşmuştur. Bu patlama (VEI-2), kaldera içinde Doro Api Toi parazitik konisini yaratmıştır.19 1967'de çok küçük (VEI-0) ve patlama olmayan bir püskürme meydana gelmiştir. 2011 yılında ise bir başka küçük patlama meydana geldiği bildirilmiştir.20 2011 yılının Ağustos ayında, kalderada depremler ve duman emisyonları da dahil olmak üzere aktivitelerin artmasının bildirilmesinden sonra yanardağın uyarı seviyesi, 1. seviyeden 2. seviyeye yükseltilmiştir.21

1815 patlaması

Tambora Dağı, 1815 yılına kadar, kapalı magma odasında hidrojenli magmanın kademeli olarak soğuması nedeniyle, birkaç yüzyıl boyunca uyku hâlindeydi.22 1,5 ila 4,5 kilometrelik derinliklerde odanın içinde magmanın soğuması ve kristalleşmesi sırasında oluşan yüksek basınçlı akışkan magma eksolüsyonu meydana gelmiştir. Odanın yaklaşık 4.000-5.000 bar'lık aşırı basınç altında kalması sonucunda sıcaklık 700-850 °C arasında değişmiştir. 1812'de yanardağ sallanmaya başlamış ve koyu bir bulut ortaya çıkmıştır.23

5 Nisan 1815'te, 380 km uzaklıktaki Sulawesi üzerindeki Makassar'dan, 1260 km uzaklıktaki Cava üzerindeki Batavia'dan (şimdiki Cakarta) ve 1400 km uzaklıktaki Maluku Adaları üzerindeki Ternate'den patlama sesleri duyulan bir patlama olmuştur. 6 Nisan sabahı volkanik kül, Doğu Cava'ya düşmeye başlamış ve hafif patlama sesleri 10 Nisan'a kadar sürmüştür. İlk önce silah sesi olarak düşünülen şey, 10 Nisan'da 2.600 kilometre (1.600 mil) uzaktaki Sumatra'dan duyulmuştur.24

10 Nisan günü saat 07.00'de patlamalar yoğunlaşmış, alevler üç kolondan çıkmaya başlamış ve daha sonra birleşmiş, bütün dağ akan bir "sıvı ateş" kütlesine dönüşmüştür. Çapı 20 santimete kadar olan ponza taşları saat 8 civarında yağmaya başlamış ve onu, saat 9-10 gibi civarında kül yağışı izlemiştir. Yarımadanın her tarafında dağdan aşağı doğru patlayan piroklastik akıntılar, Tambora köyünü silip süpürmüştür. 11 Nisan akşamına kadar yüksek sesli patlamalar duyulmuştur. Kül örtüsü, Batı Cava ve Güney Sulawesi'ye kadar yayılmıştır. Batavia'da azotlu bir koku fark edilirken ağır teframsı yağışlar meydana gelmiş ve 11 ila 17 Nisan arasında azalmaya başlamıştır.25

Patlamanın Volkanik Patlama İndeksi'ne (VEİ) göre 7 şiddetinde olduğu tahmin edilmektedir.26 Tahmini 41 kilometreküp, yaklaşık 10 milyar ton ağırlığında, piroklastik trakiandezit çıkarılmıştır. Bu, 6-7 kilometre çapında ve 600-700 metre derinlikte bir kaldera meydana getirmiştir. Makassar'da düşen kül yoğunluğu metreküp başına 636 kilogramdır.27 Patlamadan önce Tambora Dağı, Endonezya takımadalarındaki en yüksek doruklardan biriydi ve yaklaşık yüksekliğindeydi. Patlamadan sonra lik bir yüksekliğe, önceki yüksekliğinin yaklaşık üçte ikisine düşmüştür.28

1815 Tambora patlaması, tarihteki en büyük gözlemlenen ve kaydedilen patlamadır.293031 Patlama uzaktan duyulmuş ve külleri, en az uzağa düşmüştür. Piroklastik akışlar, zirveden 'lik bir alana yayılmıştır.32

Sonrası

Patlama ile adadaki tüm bitki örtüsü yok olmuştur.33 Ponza külüne bulanmış ve kökünden sökülmüş ağaçlar, denize doğru sürüklenerek yaklaşık beş kilometre genişliğinde bir yığın oluşturmuştur. 1 ve 3 Ekim 1815'te Kalküta yakınındaki Hint Okyanusu'nda bir ponza yığını bulunmuştur.34 23 Nisan'da zirve hâlâ yoğun kül bulutuyla kaplı bir hâldeydi. Patlama 15 Temmuz'da sona erdi ancak duman emisyonları 23 Ağustos'a kadar sürdü. Patlamanın üzerinden dört yıl geçtikten sonra Ağustos 1819'a kadar alev ve sarsıntı gibi artçı olaylar yaşanmaya devam etmiştir.

Orta büyüklükte bir tsunami, saat 10 civarında Sanggar'da 4 metreye kadar yükselerek 10 Nisan'da Endonezya takımadalarındaki çeşitli adaların kıyılarına çarptı. Gece yarısından önce Doğu Cava'nın Besuki kentinde yüksekliği 1-2 metre ve Molucca Adaları'nda yüksekliği 2 metreye ulaşan bir tsunami rapor edilmiştir.35 Toplam ölü sayısının 4.600 olduğu tahmin edilmektedir.36

Patlama kolonu, 43 km'lik bir yüksekliğe ulaşarak stratosfere kadar ulaşmıştır.37 Kaba kül parçacıkları patlamalardan 1-2 hafta sonra yağmaya başlamış ancak daha ince kül parçacıkları atmosferde birkaç aydan birkaç yıla kadar 10-30 kilometre yükseklikte kalmıştır. Boylamsal rüzgârlar bu ince parçacıkları dünyaya yayarak görülebilir olaylar yaratmıştır. 28 Haziran ile 2 Temmuz 1815 ve 3 Eylül ile 7 Ekim 1815 tarihleri arasında Londra'da uzun ve parlak renkli gün batımları ve alacakaranlıklar sıklıkla görülmüştür. Alacakaranlık gökyüzünün ışıltısı tipik olarak ufukta turuncu veya kırmızı, mor veya pembe rengini almıştır.38

Tahmini ölüm sayısı, kaynağa bağlı olarak değişmektedir. Zollinger (1855) muhtemelen piroklastik akışlardan kaynaklanan doğrudan ölüm sayısını 10 bine çıkarmıştır. Zollinger'e göre Sumbawa adasında açlıktan 38 bin kişi ölürken Lombok adasında ise hastalık ve açlık nedeniyle 10 bin ölüm gerçekleşmiştir.39 Petroeschevsky (1949), Sumbawa'da yaklaşık 48 bin kişinin öldüğünü ve Lombok'da 44 bin kişinin öldüğünü tahmin etmiştir.40 Stothers (1984) gibi birkaç yazar Petroeschevsky'nin rakamlarını kullanarak toplam ölü sayısını 88 bin göstermektedir. Bununla birlikte, Tanguy ve diğerleri (1998), Petroeschevsky'nin rakamlarının asılsız olduğunu ve izlenemez referanslara dayandığını iddia etmiştir.41 Tanguy belirttiği sayıları, fırtınadan sonra Sumbawa'da birkaç ay geçiren Zollinger'e ve Thomas Raffles'ın notlarına göre revize etti. Tanguy, açlık ve hastalık yüzünden Bali ve Doğu Cava'da başka kurbanlar olabileceğini belirtti. Tahminlerine göre doğrudan volkanik etkilerden 11 bin kişi, patlamadan hemen sonra açlık ve salgın hastalıklar sonucu 49 bin kişi ölmüştür. Oppenheimer (2003), toplamda en az 71 bin kişinin öldüğünü söylemiştir. Reid, Bali ve diğer yerlerde Sumbawa'nın ötesine geçen toplam doğrudan ve dolaylı ölümlerin not edilmesini ve belki de 100 bin rakamının uygun bir tahmin olduğunu belirtmektedir.42

Küresel etkileri

1815 patlaması, stratosferde 43 sülfür salmış ve küresel iklim anomalisine neden olmuştur. Çıkan sülfür kütlesini tahmin etmek için petrolojik yöntem, anatomik gözlemlere dayanan bir optik derinlik ölçümü ve Grönland ve Antarktika'dan çekirdeklere karşı kalibre edilen kutup buz çekirdeği sülfat konsantrasyonu yöntemi gibi farklı yöntemler kullanılmıştır.44

1816 ilkbaharında ve yazında, Doğu Amerika Birleşik Devletleri'nin bir bölümünde kalıcı "kuru sis" görülmüştür. Sis kızıl bir renge bürünmüş ve güneş ışığını donuklaştırmış böylece güneş lekeleri çıplak gözle görülebilir bir hâl almıştır. Ne rüzgâr ne de yağmurla dağılan "sis", "stratosferik sülfat aerosol örtü" olarak nitelendirilmiştir.45 1816'da ortalama küresel sıcaklıkların 0,4-0,7 °C (0,7-1,3 °F) düşmesine neden olan ciddi iklim anormallikleri yaşanmıştır ve buna "Yaz Yaşanmayan Yıl" adı verilmiştir.46 Bu durum sonucu kuzey yarıküre boyunca büyük gıda sıkıntıları yaşanmıştır.47 Mayıs 1816'da meydana gelen don, Massachusetts, New Hampshire ve Vermont'taki yüksek rakımlı yerler ile New York'un kuzeybatısındaki pek çok mahsulün ölmesine neden olmuştur. 6 Haziran'da Albany, New York ve Dennysville, Maine'e kar yağmıştır.48 Cape May, New Jersey'de, Haziran sonlarında art arda beş gece don olayı bildirilmiş ve bu da büyük ölçüde ekinlere zarar vermiştir.49 Soğuklar ve şiddetli yağışlar, İngiltere'de ve İrlanda'da hasadın yok olmasına neden olmuştur. Galler'deki aileler, yiyecek dilenmek için uzun yollar aşmaya başlamıştır. Buğday, yulaf ve patates hasadının verimsiz olmasından sonra meydana gelen kıtlık, Kuzey ve Güneybatı İrlanda'da yaygın bir hâl almıştır. Almanya'da özellikle kırsal kesimler ve güneybatı bölgelerde gıda fiyatları yükselerek kuzey ve kentsel kesimlerdeki fiyatları aşmıştır.5051 Çin'de soğuk hava, özellikle kuzeyde ağaçları, pirinç mahsullerini etkilemiş ve hatta Asya mandalarının ölümüne sebep olmuştur. Taşkınlar kalan bitkileri yok etmiştir. Muson sezonu bozulmuş ve Yangtze Vadisi'nde aşırı sel yaşanmıştır. Hindistan'da gecikmiş yaz musonu, şiddetli yağışlara neden olmuş ve böylelikle kolera, Bengal'deki Ganj yakınındaki bir bölgeden Moskova'ya kadar yayılmaya başlamıştır.52 Bu durum, 19. yüzyılın en kötü kıtlığı sayılmaktadır.53

1986 yılı, 1400'den beri kuzey yarıkürede yaşanan en soğuk ikinci yıl olurken54 Tambora'nın patlaması ve 1809 ile 1810 arasındaki diğer şüpheli volkanik olayların sonucu 1810'lar, kaydedilmiş en soğuk on yıllık süredir.55 1816, 1817 ve 1818 yazları boyunca yüzey sıcaklık anomalileri sırasıyla 0,51, -0,44 ve −0,29 °C'dir.56 Daha serin bir yazın yanı sıra Avrupa'nın bazı kısımları sert bir kış geçirmiştir.57

Bu iklim anomalisi Balkanlar'da ve Doğu Akdeniz'de 1816-19'da yaşanan tifüs salgınının şiddetli geçmesinin bir sebebi olarak gösterilmiştir.58 Ayrıca 1816-1817 kışları boyunca New England'da büyük miktarlarda hayvan ölmüştür.59

Arkeolojik çalışmalar

Arkeolojik kanıtlar, Tambora Dağı'nın 1815 patlamasının Sumbawa'da bir kültürü yok ettiğini göstermektedir.60 2004 yazında Rhode Island Üniversitesi, Wilmington North Carolina Üniversitesi ve Haraldur Sigurdsson önderliğindeki Endonezya Volkanoloji Müdürlüğünden bir ekip, Tambora'da bir arkeolojik kazı yapmaya başlamıştır.61 Ekip, altı haftadan fazla bir süre içinde Tambora patlaması sonucu yok olan kayıp bir kültürün ilk kanıtını keşfetmiştir. Site kalderanın batısında, ormanın derinliklerinde ve kıyıdan uzaklıktadır. Ekip, kalınlığında bir volkanik ponza ve kül tabakasını kesmek zorunda kalmıştır.62 Yerin altına gömülü küçük bir evi bulmak için yeraltı radarı kullanan ekip, evde iki yetişkinin kalıntısının yanı sıra bronz kâseler, seramik kaplar, demir aletleri ve benzeri aletler bulmuştur. Bulunan eserlerin tasarımı ve bezemesi Vietnam ve Kamboçya eserleriyle benzerlik taşımaktadır.63 Kazı sonrası bulunan evler, eserler ve insan kalıntıları olduğu gibi korunmuştur.

Tambora halkının konuştuğu dil, patlama sonucu yok olmuştur. Zollinger ve Raffles gibi dilbilimciler geriye kalan sözlük materyallerini incelemeleri sonucu Tambora'da bölgede bekleneceği gibi bir Avustronezya dili değil de muhtemelen doğuda konuşulan Papua dili hâkim olduğunu belirlemişlerdir.64

Patlama, felaketi ilahi intikam olarak açıklayan modern bir folklor öğesine dönüştü. Yerli bir yönetici, hacı birini köpek etiyle doyurdukları ve bu kişiyi öldürdükleri için bu patlamanın Allah'ın bir gazabı olduğunu belirtmiştir.65 Bu durum, 1830 civarında yazılmış bir şiirle ifade edilmiştir:

Ekosistem

İsviçreli bir botanikçi olan Heinrich Zollinger yönetimindeki bilimsel bir ekip 1847'de Sumbawa'ya gelmiş66 ve yerli bir ekibin yardımıyla kalderanın doğu kısmına çıkmıştır.67 Patlama yerini ve patlamanın yerel ekosisteme olan etkilerini incelemekle görevli olan Zollinger, patlamadan sonra zirveye tırmanan ilk kişi olmuştur. Ayak bastığında, zirve hâlâ dumanlarla kaplıydı. Tırmanış esnasında ayakları birçok kez ince yüzey kabuğunu kırarak ılık ve toz hâlindeki kükürtten oluşan alt katmana ulaştı. Bazı bitkilerin kendiliğinden yeniden yeşerdiğini, aşağı yamaçlarda birkaç ağacın büyüdüğünü ve 'de bir Casuarina ormanı olduğunu fark etti.68 Ayrıca birkaç Imperata cylindrica çayırı da gördü. Ağustos 2015'te Georesearch Volcanedo Germany'den bir ekip, Zollinger'in kullandığı yolu takip ederek 1847'den beri ilk kez aynı rotayı inceledi. Yürüyerek aşılan mesafenin uzunluğu, yüksek sıcaklık ve su kıtlığı ekip için zorlayıcı faktörler olmuştu.69

Dağın yeniden iskanı 1907'de başlamıştır. Pekat köyündeki dağın kuzeybatı yamacında, 1930'larda bir kahve plantasyonu kuruldu.70 Duabanga moluccana ağacının sıklıkla yer aldığı yoğun bir yağmur ormanı yükseklikte yeniden büyümüş ve 80.000 hektar alana ulaşmıştır.71 Yüksek rakımdaki yağmur ormanı ve bitki örtüsü, 1933'te Koster ve de Voogd liderliğindeki Hollandalı bir ekip tarafından keşfedilmiştir.72 Ekip, yaptığı açıklamada yolculuklarını "devasa görkemli orman devleri"ne sahip "muazzam bir ormana" girmeden önce "oldukça kısır, kuru ve sıcak bir ülkede" yolculuk olarak tanımlamıştır. uzakta bir dağ ormanına giren ekip,  üzerinde, Casuarina ağaçlarının hakim olduğu Dodonaea viscosa'yı; zirvedeyse seyrek Anaphalis viscida ve Wahlenbergia'yı bulmuştur.73

1896'da, Lophozosterops dohertyi dahil olmak üzere elli altı kuş türü bulunmuştur. 1981 yılında on iki ek tür tespit edilmiştir. Sonraki zoolojik araştırmalarla dağdaki diğer kuş türleri de keşfedilmiştir. Tambora Dağı'nda doksandan fazla kuş türü olduğu anlaşılmıştır. Yerli halk tarafından sarı taçlı kakadu, Asya ardıcı, Gracula, gökkuşağı lori ve yeşil hint kuşu gibi kuşlar kafes kuşu olarak avlanırken Megapodius reinwardt ise etinden ötürü avlanmaktadır. Bu durum, kuş popülasyonunun düşmesine neden olmuştur. Cacatua sulphurea kuşu, Sumbawa'da neredeyse yok olmak üzeredir.74

1972 yılından bu yana, bölgede ticari bir ağaç kesme şirketi faaliyet göstermektedir. Şirket, alanın yaklaşık %25'ini ve ı kapsayan bir bölgede ağaç kesme hakkına sahiptir. Yağmur ormanının bir başka kısmı av sahası olarak kullanılır. Avlanma alanı ile ağaç kesme alanı arasındaki vahşi yaşam rezervi, geyik, Asya mandası, yaban domuzu, yarasa, uçan tilki ve çeşitli sürüngen ve kuş türlerine sahiptir.75 2015 yılında koruma altındaki dağın ekosistemi, millî parka çevrilmiştir.7677 1815 patlamasından sonra kalderada gelişmiş olan ekosistem, insanların uğramamasından ötürü onlar tarafından yapılabilecek herhangi bir olaydan etkilenmemiştir.78

Kaldera tabanının keşfi

Zollinger (1847), van Rheden (1913) ve W.A. Petroeschevsky (1947) kaldera tabanını sadece krater kenarından gözlemleyebilmişlerdi. 2013 yılında, bir Alman araştırma ekibi (Georesearch Volcanedo Almanya) ilk kez bu kalderanın yaklaşık 1300 m derinliğine ulaşan daha uzun bir sefer yaptı ve yerel bir ekibin yardımıyla güney kaldera duvarından inerek kaldera tabanına ulaştı. Takımdaki kadın bir Alman jeobilimci, yanardağın iç güney duvarına ulaşan ilk kadın oldu. Takım dokuz gün kalderada kaldı. Dik duvardan inişin zor ve tehlikeli olması ve deprem, toprak kayması ve düşen kayalar riskleri sebebiyle kaldera tabanına çok az sayıda insan ulaşmıştır. Ayrıca, lojistik problemler nedeniyle kaldera tabanında sadece nispeten kısa süreli kalışlar mümkün olmuş, kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilememiştir. Geodeearch Volcanedo'nun kaldera tabanındaki araştırma programı, 1815'ten beri meydana gelen daha küçük patlamaların görünür etkilerini, gaz ölçümlerini, flora ve fauna çalışmalarını ve hava verilerinin ölçümünü içeriyordu. Özellikle çarpıcı olan, kalderanın güney kısmında Doro Api Toi'nin ("Gunung Api Kecil" "küçük yanardağ" anlamına gelir) ve kuzeydoğu duvarının alt kısmında yüksek basınç altında çıkan gazların nispeten yüksek aktivitesiydi. Ayrıca Doro Api Toi yakınlarında bilimsel araştırmalarda henüz bahsedilmeyen bir lav kubbesi keşfedildi. Takım bu yeni keşfe "Adik Api Toi (Endonezyaca "adik": küçük kardeş) adını verdi. Bu lav kubbesi daha Endonezyalılar tarafından Doro Api Bou ("yeni yanardağ") olarak adlandırıldı. Bu lav kubbesinin muhtemelen 2011/2012'de, kaldera katında artan bir sismik aktivite ve muhtemelen volkanik aktivite olduğunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. 2014'te aynı araştırma ekibi kalderaya bir keşif gezisi daha yaptı ve 12 günden uzun süre boyunca 2013 yılındaki araştırmalara devam edildi.79

İzleme

Endonezya'nın nüfusu 1815 yılındaki patlamadan bu yana hızla artmış ve 2006'da 222 milyona ulaşmıştır.80 Bu nüfusun 130 milyonu Cava'da yaşamaktadır.81

Endonezya'daki sismik aktivite, Endonezya Volkanoloji ve Jeolojik Tehlike Azaltma Müdürlüğü tarafından izlenmektedir. Tambora Dağı'nı izleme işi, Doro Peti köyünde yapılmaktadır.82 Sismik ve tektonik faaliyetleri ölçmek için bir sismograf kullanılmaktadır. 1880 patlamasından bu yana, sismik aktivitede belirgin bir artış meydana gelmemiştir.83 İzleme, kalderanın içinde, özellikle Doro Api Toi parazitik koni çevresinde yapılmaktadır.

Müdürlük, Tambora Dağı için bir tehlike azaltma haritası yayınlamaktadır. Dağ ile ilgili iki bölge belirlenmiştir. Tehlikeli bölge doğrudan piroklastik akış, lav akışı ve diğer piroklastik çöküşlerden etkilenmektedir. Kaldera ve çevresini de içine alan bu alan, 'yi kapsar. Tehlikeli bölgede yaşamak yasaktır. İhtiyatlı bölge, lahar akışları ve diğer ponza taşlarından dolaylı olarak etkilenebilecek alanları içermektedir. Bu alanın büyüklüğü olup Pasanggrahan, Doro Peti, Rao, Labuan Kenanga, Gubu Ponda, Kawindana To ve Hoddo köylerini içerir. Guwu Nehri ihtiyatlı bölgede kabul edilir.84

Panorama

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: tambora dağı. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. D'Arcy Wood, Gillen:Tambora: The Eruption That Changed the World; Princeton University Press, 2014

  2. Peningkatan Status G. Tambora dari Normal ke Waspada. Portal.vsi.esdm.go.id (30 Ağustos 2011). Erişim tarihi 26 Nisan

  3. Raffles, S. 1830: Memoir of the life and public services of Sir Thomas Stamford Raffles, F.R.S. &c., particularly in the government of Java 1811-1816, and of Bencoolen and its dependencies 1817-1824: with details of the commerce and resources of the eastern archipelago, and selections from his correspondence. London: John Murray, kaynaklandıran: Oppenheimer (2003).

  4. Cited by Oppenheimer (2003)

  5. USGS account of historical volcanic induced tsunamis . Hvo.wr.usgs.gov. Retrieved 26 April 2012.

  6. Zollinger (1855): Besteigung des Vulkans Tamboro auf der Insel Sumbawa und Schilderung der Eruption desselben im Jahre 1815, Winterthur: Zurcher and Fürber, Wurster and Co., cited by Oppenheimer (2003).

  7. Petroeschevsky (1949): A contribution to the knowledge of the Gunung Tambora (Sumbawa). Tijdschrift van het K. Nederlandsch Aardrijkskundig Genootschap, Amsterdam Series 2 66, 688-703, cited by Oppenheimer (2003).

  8. Anthony Reid, 'Lessons of Tambora ignored, 200 years on ', 25 April 2015, East Asia Forum, Australian National University. Erişim tarihi: 27 Nisan 2015.

  9. American Beacon (Norfolk, VA), Cilt II, Sayı 124 (4 Temmuz 1816), 3.

  10. "The 'year without a summer' in 1816 produced massive famines and helped stimulate the emergence of the administrative state", observes Albert Gore, Earth in the Balance: Ecology and the human spirit, 2000:79

  11. Facts - Year Without Summer Extreme Earth, Discovery Channel

  12. Heinrich Zollinger: Besteigung des Vulkans Tambora auf der Insel Sumbawa und Schilderung der Erupzion desselben im Jahr 1815. Winterthur 1855.

  13. Zollinger (1855) cited by Trainor (2002).

  14. "Mount Tambora National Park Transformed Into New Ecotourism Destination" , in [//en.wikipedia.org/wiki/Antara_(news_agency) Antara News], 15 Nisan 2015

  15. Rahmad, Rahmadi: "Geckos, moths and spider-scorpions: Six new species on Mount Tambora, say Indonesian researchers" , in Mongabay, 14 Mayıs 2015

Kategoriler